Uzmanlardan mega projelerde hayali satış uyarısı

Türkiye'nin mega proje odaklı kalkınma yöntemi, bu merkezlere yakın taşınmazların değerleri üzerinde de yapay hareketliliklere neden oluyor. Avrasya Geçişi'nden, Osman Gazi Köprüsü'ne, 3. Havalimanı'ndan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne uzanan geniş bir lokasyonda arsa ve konut bedellerinin kontrolsüz biçimde yükselişi ise bambaşka bir tehlikeyi daha beraberinde taşımayı sürdürüyor. Özellikle proje halinde bulunan ya da inşaatına yeni başlanan mega yatırımları merkeze alan söylentiler silsilesinin çok sayıda yapay fiyat ve alıma vesile olduğu uyarısında bulunan uzmanlar daha önceki zaman diliminde Kanal İstanbul ile başlayan hayali alım ve dolandırıcı şebekelerinin bugün Çanakkale Köprüsü ekseninde yeniden ortaya çıktığı konusuna dikkat çekmeyi sürdürüyor

Söylentisi bile fiyatları artırmaya yetiyor

Tüm bu fiyat hareketliliğinin altında ise Kanal İstanbul projesinin bir türlü kesilmek bilmeyen güzergah tartışmaları yatıyor. Uzmanların güzergah konusundaki tüm uyarılarına ve net hareket sahasının henüz belirlenmemesine karşın tahmini semtlerde artış devam ediyor. Bu artışın nedenlerini değerlendiren uzmanlar, net güzergah tahminin belirlenememiş olmasına karşın yaklaşık semtlerdeki hareketliliğin engellenemediği görüşünde birleşiyor. Söz konusu semtlerin başında ise Başakşehir, Esenyurt ve Bahçeşehir geliyor. Özellikle Başakşehir'de Mayıs ayı itibarıyla ortalama metrekare seviyesinin 3.458 TL düzeyine ulaştığı saptanırken, Küçükçekmece'de ise son 3 yılda yüzde 51.52 oranındaki artışla 3.375 TL/metrekare  düzeyi saptandı. Arnavutköy'de ise son üç yıl içinde yüzde 56.41'lik artışla metrekare fiyatlarının 2 bin 170 TL düzeyine ulaştığı açıklandı. Kanal İstanbul güzergahına yakınlığı ile öne çıkan bir diğer ilçe Esenyurt'ta son 3 yıllık artış yüzde 37.42 oldu ve 2.56 TL/metrekare düzeyine ulaşıldı. 

Kanal İstanbul'dan Çanakkale Köprüsü'ne

Mega Proje inşaatlarının başladığı ya da başlayacağı söylentisinin yayıldığı lokasyonlarda ciddi bir hareketliliğin başladığını ve böylesi durumlarda insanların 1'e 5 ya da 10 kat kazanma vaadi ile kandırılmaya çalışıldığı uyarısında bulunan Gayrimenkul Uzmanı Ecem Gedikkaya, yatırımcıların bu girişimerlere karşı dikkatli olması önerisinde bulundu. Milliyet'e açıklamalarda bulanan Gedikkaya, özellikle kamulaştırılması gündeme gelen arazilerin ve bu bölgelerde yer alan gayrimenkullerin gerçekle ilgisi olmayan bir fiyat ve kar getirisi vaadiyle yatırımcılara satıldığını belirterek daha önce Kanal İstanbul ekseninde gerçekleştirilen girişimlerin şimdi Çanakkale Köprüsü'ne merkez aldığını söyledi. 

Çatalca, Silivri ve Arnavutköy'de usülsüz satışlar

Gedikkaya, Kanal İstanbul projesinin henüz belirlenmeyen güzergahıyla ilgili spekülasyonların etkisiyle ön plana çıkan Silivri, Çatalca ve Arnavutköy gibi taşınmazların işgal edenler tarafından muhtarlık mührü ile usulsüzce satıldığının anlaşıldığı dönemleri hatırlatarak: "Bu dönemlerde İstanbul Valiliği uyarı yayınlamıştı hatırlarsanız. Şimdi ise benzer durumlar Çanakkale Köprüsü güzergahı ve halen Kanal İstanbul'un belirlenemeyen güzergahı üzerinde bulunduğu savunulan şeyleri az da olsa duymaya devam ediyoruz..." dedi. 

Hazineye ait taşınmazların defterdarlıklarca yönetimi

Açıklamasında hazineye ait taşınmazların defterdarlıklarca yönetildiğini ve mahalle muhtarlarının da sözleşme yapma yetkisinin bulunmadığını açıklayan Gedikkaya: "Muhtarlık mührünün bu tip işlemlerde kullanılması da doğru değildir. Bu tip zamanlarda yatırımcılar arazilerin Hazine'ye ait olup olmadığı, yatırım yapılacak bölgenin de kamulaştırılıp kamulaştırılmayacağı konusunda iyi bir araştırma yapması gerekmektedir..." dedi. Gedikkaya, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olabilmesinin yolunun resmi şekilde düzenlemeye bağıl olduğuğunu ve ilgili tapu müdürlüklerinde tapu müdürü ya da yetkilisinin tanıklığında gerçekleşmesi gerektiğine de dikkat çekerek: "Hazine taşınmazlarını satın almaya yönelik girişimlerde bulunan kişiler mutlak surette il defterdarlığına başvurmalıdır. Aksi halde yatırımcılar Hazine'ye ait arazide işgalci durumuna düşebilir." şeklinde konuştu. 

Yalnızca kamu arazileri riskli değil

Dolandırıcılık olaylarının yalnızca Hazine dışında özel kişilere ait yerlerle ilgili olarak da gözükebileceğini ve vatandaşların bu tip alım satım işlemlerinden önce de mutlak surette tapu müdürlüklerinde araştırma yapması gerektiğini dile getiren Getikkaya: "Dev ve mega projelerin yapıldığı alanlarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı  ve Belediyelerin imar müdürlüklerinden bilgi talebi doğru olacaktır..." yorumunda bulundu. 

Kanal İstanbul projesi ve güzergah tartışmaları

Birkaç yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından "Çılgın Proje" olarak tanıtımı gerçekleştirilen Kanal İstanbul, Marmara Denizi ile Karadeniz arasında uzanacak yapay bir su geçiş yolu projesi olarak hayata geçirilecek. Kamuoyunda gerek iklim hareketleri, gerekse biyolojik yaşam üzerinde yaratacağı tahribat ile tartışmalara konu olan Kanal İstanbul, sınır güzergahına yönelik yapılaşmalar ve 5 ya da 6 adet olarak düşünülen köprü  inşaatlarıyla İstanbul'un kuzeyine doğru genişleme politikasının da önemli bir halkasını meydana getirecek. Geçtiğimiz sene içinde Kanal İstanbul Güzergahının henüz belirlenmediğini, orman alanları, sulak lanlar, etkileşim alanları ve tarım alanları gibi farklı faktörlerin güzergah çalışmalarında belirleyici olacağını açıklayan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, vatandaşları Hükümet tarafından yapılacak resmi açıklamaya kadar alternatif haber kaynaklarına itibar etmemeleri konusunda da uyarılarda bulunmuştu. 

Kanal İstanbul'a itirazların gerekçeleri

Kanal İstanbul ile ilişkin olarak atılan yasal adımlar ve çalışmalara da gerek bilim insanarı gerekse sivil toplum kuruluşlarından önemli itirazlar gelmişti. Kentin Kuzey kesiminde kalan orman ve sulak yoğunlukla kesimlere yönelik genişleme politikasının su havzaları, kuzey ormanları, tarım ve mera alanlarının yanı sıra yer altı suları ve biyolojik çeşitlilik üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını açıklayan sivil inisiyatifler şu uyarılarda bulunmuştu:

- Kanal İstanbul kente göçü artıracak ve kentin ortalam nüfusunun 25 milyona ulaşmasına yol açacak. Trakya Bölgesi genelinde nüfus yoğunluğunun 40-45 milyon olması tahmin ediliyor

- İstanbul'un giderek daralan su kaynaklarının tahribatı anlamına gelen proje, kazı ve dolgu sistemleri aracılığıyla suyun drenaj sistemlerinde bozulmaya yol açacak.

- Büyük kapsamlı dolgu, dinamit, iş makine kullanımı yanında gürültü ve doğal yaşam üzerinde olumsuz etkilere neden olacak. 

- Proje, bölgede var olan doğal yaşam ve eko-sistem üzerinde olumsuz etkiler yaratacak.