Erzurum GYODER Zirvesi'nde Abiş Hopikoğlu'ndan sürpriz

GYODER tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen Gelişen kentler Zirvesi'nin açılış galasına GYODER Yönetim Kurulu Üyesi ve Çalık Gayrimenkul Genel Müdürü Abiş Hopikoğlu'nun manzum konuşması damga vurdu. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, GYODER Başkanı Feyzullah Yetgin ve gayrimenkul sektörünün önde gelen temsilcilerinin yer aldığı açılış galasında Erzurum'dan İstanbul'a uzanan öz yaşam öyküsünden hareketle şiirsel bir sunum yapan Abiş Hopikoğlu, katılımcılara duygu dolu anlar yaşattı. 

Erzurum'dan İstanbul'a iki kent, iki yaşam

Konuşmasında doğduğu kent olan Erzurum'da geçen çocukluk zamanlarında yaşadığı zorluklara değinen Hopikoğlu: "Küçük hikayeler biriktirirdi annem ve babam bize. Öyle İstanbul'a gidip, koca koca apartmanlar dikme hayali yoktu. Belki Tekman'ın dağı açılır da, kar eğer izin verirse 6 ayda bir, inebilirsek, tekeri patlamamış haftada bir kere kim sıraya girebilmişse biletini alabilmiş, rahmetli Zeki Kaptan'ın minibüsüne... Öyle seyahat başlardı ve Erzurum o zaman da kendi hikayesini yaşatır dururdu..." dedi.

Büyük binalar diktik, ama bir yerlerde hata yaptık

Hopikoğlu, Erzurum'dan medeniyet adına bir şeyler inşa etmek için mühendislik okumak üzere ayrıldığını ve hedefinin insanları korunaklı dairelerde daha mutlu kılmak olduğunu belirterek: "Ancak itiraf edeyim biraz ayrıştırmayı da inşa ettik. Artık ne komşumuzdan ateşi isteyecek haldeyiz, ne vurulan, ne ölen, ne ayrılan, ne gece gündüz kan içinde kalan komşumuza yardım elini uzatacak durumdayız. Biraz ayrılığı da beraber ördük galiba... Ve benim hayalimde ayrılık üzerine hikaye yazmak yoktu aslında...." ifadelerini kullandı. 

Gayri safi milli hasıla başka yerlere akarken...

Konuşmasında Kurtuluş Savaşı ve daha önceki tarihsel dilimlerde Erzurum'un vatan savunmasında üstlendiği sorumluluklara da dikkat çeken Hopikoğlu: "Nerede dara düşse başı bu vatanın ve nerede ayağı tökezlese, Kurtuluş Savaşı'nda, öncesinde ve Cumhuriyet Tarihi'nin ana kıvrımlarında, Erzurumlu koşup yardımına yetişmiştir. Oysa gayri safi milli hasıla başka yerlere akıyordu. Erzurum Doğu'nun Paris'i idi ama damlardan düşen buzlar insanların kafalarını parçalıyordu. Bugün aştığımız o meydanlarda, tarihin buram buram ürünlerini satan teneke dükkanlar kaplıyordu. Erzurum belki de güzel insanların gayreti olmasa, eski bir Paris anısına dönüşecekti..." dedi. 

Erzurum'a borcumuz var

Hopikoğlu, kadim Erzurum'a herkesin borcu olduğuna, özellikle patronlara önemli görevler düştüğüne de dikkat çekerek: "Bizim borcumuz var bu Erzurum'a. Erzurum'u ölüme terk etmeyelim. Doğu'nun Paris'inden ziyade Alparslan'ın şehrini miras bırakalım." dedi.